redi, içinde yaşadığımız
ekonomik sistemde neredeyse
hayatın vazgeçilmezi haline gelmiştir.
Her bir bireyin bir şekilde tarafı olduğu
kredi ilişkisi olduğu gibi ticari yapılar;
şirketler, işletmeler ise neredeyse her gün
bir kredi ilişkisinin tarafı olmaktadırlar.
Kredi, en basit tanımıyla bir bedel
karşılığında mali bir desteğin temin
edilmesidir. Bu destek bir miktar paranın
bedeli ile birlikte (faiz vb.) verilmesi
olabileceği gibi bir teminatın üstlenilmesi
şeklinde de (teminat mektubu vb.) karşımıza çıkabilmektedir.
Kredi kavramını herhangi bir borç ya da ödünçten ayıran en önemli unsur,
karşılığı olması halidir. Yani kredi bir bedel karşılığı temin edilir.
Bu nedenle kredi sözleşmeleri her iki tarafa da borç yükleyen
sözleşmelerdendir.
Kredi sözleşmesinde kredi verene bir bedel ödenmesi söz konusu
olduğundan kredi sözleşmelerinin kredi veren tarafı sıkça ve genellikle
bankalardır. Banka kredileri dendiğinde, kredi alanın niteliğinden
kaynaklanan bir fark kendini göstermekte, bu nedenle kredi ilişkilerinin
sınıflandırılmasında temel olarak akla 2 ayrı model gelmektedir:
Ticari Krediler ve Tüketici Kredileri… Biz bu yazımızda tüketici kredileri
dışında kalan kredi sözleşmelerinden kaynaklanan kefalet üzerinde
duracağız. Tüketici Kredi sözleşmeleri dışındaki kredi sözleşmeleri için
yasada özel bir şekil koşulu öngörülmemiştir. Her ne kadar yazılı olmayan
kredi sözleşmeleri geçerli olsa da, sözleşmenin taraflarından birinin
inkâr etmesi halinde usul hukukuna göre belirli bir meblağı aşan
hukuki işlemlerin ispatı yazılı şekle tabi olduğundan kredi sözleşmeleri
yazılı olarak yapılır. (Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 200).
B A N K A K R E D İ S Ö Z L E Ş M E L E R İ N D E K E F A L E T v e K E F A L E T T E E Ş İ N R I Z A S I
67
Ü N S E V E R
X X I X
K
Banka Kredi Sözleşmelerinin
bankalar tarafından tip
(standart) hale getirdiği
metinler olması, kredi
müşterisine sözleşmenin
tarafı olarak, sözleşme
koşullarını tartışmaya
olanak tanımaması, sözleşme
hükümlerindeki yükümlülükler
açısından dengesizlik
oluşturmaktadır.